Serinin üçüncü filminde Gabriel, kendisini tanıma yolculuğuna çıkar. Gerçekte neye ihtiyaç duyduğunu ve hayatına neyin iyi geleceğini anlayabilmek için Julia’dan bir süre uzak kalmayı göze alır. Bu ayrılık, Julia’yı duygusal anlamda zorlarken, Gabriel de kendi içsel hesaplaşmasını yaşar. Her ikisi de, aralarındaki sevginin tüm engelleri aşabilecek güce sahip olduğuna inanmaktadır ve bu inançla yollarına devam ederler.

İkilinin derin ve tutkulu ilişkisi, beklenmedik bir tehditle sınanır. Hırslı bir öğrencinin kurduğu bir komplo, onların huzurunu bozarken, akademik sorunlar da bu karmaşaya tuz biber olur. Üniversite yönetimi artık Gabriel’i yakın takibe almıştır ve o, Dante’nin kaderine benzer bir sona sürüklenmek istememektedir. Julia’yı bulmuşken, onu kaybetmek gibi bir düşünceyi aklından bile geçirmek istemez.

Gabriel, saygın bir profesördür. Profesör Gabriel Emerson’ın öğrencilerinden biri olan Julia Mitchell, profesörün dikkatini çekmeyi başarır. Gabriel, Julia'ya yoğun bir ilgi göstermeye başlar ve onu düşünmekten kendini alamaz. Julia hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen Gabriel, onunla etkileşim kurma konusunda temkinli davranır. Ancak araştırmaları sonucunda Julia’nın gerçek kimliğini öğrenir ve onun ikiyüzlülüğünü ortaya çıkarır. Zamanla Profesör ve Julia arasında yoğun bir ilişki gelişir; bu ilişki artık yalnızca profesör-öğrenci ilişkisine benzemez. Karşılıklı destek olan ve kayıtsız şartsız seven bu iki insan, İtalya’nın farklı yerlerinde tatil yapmaya çıkarlar. Bu tatiller, adeta bir balayı dönemi gibi geçer. Ancak profesör ve Julia romantik tatillerinden döndüklerinde, ilişkilerine sıcak bakmayan ve onları ayırmak isteyen tehditlerle karşı karşıya kalırlar.

Gabriel Emerson, öğrencisi Julia ile güvene dayalı bir ilişki kurma yolunda ilerlerken, çok geçmeden sevgilisinin geçmişindeki karanlık sırlarla yüzleşmek zorunda kalır. Julia ise Gabriel’in hayatındaki en özel kişi olmayı arzulamaktadır. Bu arzuyla birlikte, çift Floransa’ya romantik bir yolculuk planlar.

Film, romantizm ve dram unsurlarını harmanlayarak izleyicilerin kalbine dokunan bir hikaye sunuyor. Hikaye, Profesör Emerson’ın Julia hakkında öğrendiği büyük gerçeği sakladığı bir dönemde başlıyor. Julia ise artık Profesör’ün kendisini hatırlamasını beklemekten yorulmuş durumda ve onu tamamen hayatından çıkarmanın eşiğine gelmiş. Gabriel, Julia’yı yeniden kazanmak için tüm benliğiyle mücadele etmeye karar verirken; Julia da Gabriel’in geçmişle yüzleşip yüzleşemeyeceğini merak etmektedir.

Film yasak aşk, baştan çıkarma, ve kurtuluşun dikkat verici ve günahkar keşfi hakkında. Filmde, imkansızı, sevgi kazanmayı ve affetmeyi öğrenmeye çalışan bir adamın kendi kişisel cehenneminden kaçması anlatılıyor.

Karanlık operasyonlardaki göz kamaştırıcı askerlik geçmişini geride bırakan Levon Cade, artık huzurlu bir yaşam arzusuyla inşaat işçiliğine yönelmiştir. Patronunun kızının onu neredeyse kendi ailesinden biri gibi görmesiyle başlayan yakınlık, trajik bir olayla gölgelenir; genç kız, acımasız insan kaçakçılarının eline düşer. Levon hiç vakit kaybetmeden onu kurtarmak üzere harekete geçerken, kendisini karanlık ve yozlaşmış bir suç örgütünün tam ortasında bulur. Bu beklenmedik kurtarma görevi, onun geçmişini yeniden karşısına çıkarırken, adım adım daha derin bir bataklığa sürükler.

Stephen E. Miller’ın aynı isimli romanından beyaz perdeye uyarlanan Bahçedeki Kadın, bir ailenin korku dolu anlarını gözler önüne seriyor. Ramona ve iki çocuğu, sabahın erken saatlerinde çiftlik evlerinin ön bahçesinde ansızın beliren esrarengiz bir kadınla karşı karşıya gelirler. Siyah giysilere bürünmüş bu ürkütücü kadın, kısa sürede aileye rahatsız edici mesajlar ve tehditkâr uyarılar göndermeye başlar. Bu gizemli ziyaretçi, Ramona ve çocuklarını onun kim olduğunu, neden orada bulunduğunu ve ne gibi tehlikeler barındırabileceğini sorgulamaya iter.

Emma, İtalya’daki baba evine, babasının ağır bir şekilde yaralanması üzerine geri döner. Babası hastanede yaşam savaşı verirken, Emma evde yalnız kalır. Bu yalnızlık sırasında, gizemli bir radyo ile karşılaşır ve bu cihazın arkasında doğaüstü bir varlık olduğunu keşfeder. Zaman geçtikçe bu varlık daha da güç kazanır ve geceleri Emma için tehlikeli bir mücadeleye dönüşür. Hayatta kalmak için, radyonun taşıdığı lanetin gizemli geçmişine inmeli ve bu karanlık sırrı çözmelidir.

Yaşlı bir Amerikalı, Paris’teki apartman dairesinde Maria adında gizemli bir kadınla sıradışı ve isimsiz bir ilişki yaşamaya başlar. Ancak Maria’nın bir gece yıldız haline gelmesi, medyanın ilgisini ve skandalın gölgesini peşinde getirir. Sessiz başlayan hikâye, şöhretin gürültüsünde şekil değiştirir.

Film, Noel Baba emekli olmaya karar verdikten sonra Noel yaklaşmadan önce onun işini devralmak zorunda kalan kızının hayatını konu alıyor.

Ünlü akademisyen Berna Tuna'nın hayatını kaybetmesi, kocası Macit için hem geçmişte yaptığı hatalarla yüzleşme hem de uzun süredir ihmal ettiği kızı İpek'le bağlarını yeniden kurma şansı doğurur. Ancak Macit’in bu yeniden başlama arzusu, oğlu Alp ile Berna’nın sadık asistanı Feyza’nın duygusal bağlılıklarının yarattığı gerilimle sınanacaktır.

Film yapımcılığı yapan Ben, Amerika film festivalinde çalışmakta olan kız arkadaşı Miko ile birlikte Berkeley, California'da yaşıyordur. Sinemasını işletmediği zamanlarda Ben, zamanını ulaşılmaz sarışın kadınları merak ederek, Criterion DVD'leri izleyerek ve çok fazla TV izleme alışkanlığı olan ilginç bir öğrenci olan en yakın arkadaşı Alice ile yemek yiyerek geçiriyordur. Miko staj için New York'a taşındığında Ben kendi başına kalır ve ne istediğini düşünmeye başlar...

Emmy ödüllü aktör, komedyen ve yazar olan Brett Goldstein, büyüleyici karizması ve keskin mizah anlayışıyla Amerika'ya ilk HBO stand-up özel gösterisini getiriyor. "Ted Lasso" ve "Shrinking" gibi sevilen yapımlarla tanınan Goldstein, bu kez sert Roy Kent rolünü bir kenara bırakıyor ve aşk, erkeklik, cinsellik, "Susam Sokağı" gibi konulardaki eğlenceli düşüncelerini seyirciyle samimi bir dille paylaşıyor.

Haley Elizabeth Anderson’ın etkileyici ve sıradışı ilk uzun metraj filmi Tendaberry, genç bir kadının yaşam öyküsünü dört bölümde göz alıcı bir şekilde işliyor. Salgın sonrası Güney Brooklyn’de geçen hikaye, yimi iki yaşında Dominik Cumhuriyeti kökenli olan Amerikalı Dakota’nın New York şehrindeki ilk yılına odaklanıyor. Dakota, Coney Island’dan Yuri adında genç bir adamla bir denge kurmaya çalışır. Ancak Yuri, ailesinin hastalığı nedeniyle Ukrayna’ya dönmek zorunda kalınca ve ardından savaş başlayınca, Dakota'nın hayatı beklenmedik şekilde değişir. Hamilelikten maddi sıkıntılara, kişisel güvenliğini tehdit eden durumlara kadar pek çok zorluğun üstesinden yalnız başına gelmek zorunda kalır.Tendaberry, son derece samimi anlatımıyla zaman zaman belgesel hissi uyandırıyor. Filmde ayrıca, 1980'lerin New York queer gece hayatını belgeleyen sanatçı Nelson Sullivan'ın arşiv görüntülerine de yer verilerek Brooklyn’e karanlık ve büyüleyici bir aşk mektubu yazılıyor.

Lüks SUV’una bindiği anda, Eddie kendisini William’ın kurduğu ölümcül bir tuzağın tam ortasında bulur. Adaletin kendi kurallarını yazdığı bu karanlık yolculukta, kaçış bir hayalden ibarettir; hayatta kalmak ise gerçek bir kâbusa dönüşür. Eddie, giderek değişen adalet anlayışı karşısında, yaşam mücadelesi vermek zorunda kalır.

Yıllar sonra satışa çıkan evine geri dönen Richard Young, adım adım evi gezerken hayatının izlerine rastlar. Geçmişin anıları birer birer canlanırken, Richard yalnızca kendi hikâyesiyle değil, bu evde nesiller boyu biriken unutulmaz anılarla da yüzleşir. Bu ev, geçmişle bugünü birbirine bağlayan uzun bir yolculuğun başlangıç noktasıdır.

Belgeselci Norman Graysmith, ünlü seri katil Aidan Mendle tarafından evine davet edildiğinde, bu anın kariyerinde dönüm noktası olacağını düşünür. Başlangıçta her şey planlandığı gibi ilerler; Aidan’ın iç dünyası ve öldürme dürtüsü üzerine yapılan konuşmalar titizlikle kayıt altına alınır. Ancak Aidan’ın ilk cinayet girişimi başarısız olunca işler karışır. Bu beklenmedik gelişmeyle birlikte, röportaj amacını aşar ve tehlikeli bir oyuna dönüşür.