Scott Calvin, basit bir oyuncak satıcısıyken, Noel arifesinde beklenmedik bir olayla karşılaşır ve bu olay hayatını köklü bir şekilde değiştirir. Noel Baba'nın, kaza eseri çatıdan düşmesi ve acilen Scott'tan onun yerini almasını istemesi üzerine, Scott cübbeyi hemen giyer. Ancak bu giydiği giysi, ona Noel Baba olmanın beraberinde getirdiği büyük sorumlulukları ve yükleri de yükler.Film, Scott’ın bu yeni görevine alışma sürecini hem eğlenceli hem de dokunaklı bir dille anlatıyor. Scott, bir yandan kendi kimliği ile Noel Baba olmanın gereklilikleri arasında denge kurmaya çalışırken, diğer yandan bu dev sorumluluğun bilincine varır. Bu süreçte, hem içsel hem de dışsal pek çok zorlukla yüzleşmek zorunda kalır.Yapım, sıradan bir kişinin nasıl beklenmedik bir kahramana dönüşebileceğini samimi bir şekilde izleyiciye sunuyor. Scott’ın bu dönüşüm serüveni, izleyiciyi hem güldürüyor hem de zaman zaman duygusal anlar yaşatıyor. Noel ruhunu ve aile değerlerini ön plana çıkaran bu film, izleyicilere yılın bu özel döneminde kalpleri ısıtacak bir hikaye sunuyor.

Tim Allen, tanınmış karakteri Scott Calvin ile yeniden sinemada! Scott, son sekiz yılını Noel Baba olarak geçirirken, bu süreçte elflerin gözünde bir kahraman haline geldi. Ancak şimdi, onun Noel Baba olarak geçirdiği deneyimler, oğlunun okulda karşılaştığı zorluklar ve beklenmeyen bir evlilik şartıyla yeni bir boyut kazanıyor. Eğer yılbaşı gecesi evlenmezse, Noel Baba olarak son görevini tamamlayacak ve bu büyülü rolü bir daha üstlenemeyecek. Bu durum, Scott’ın hem kişisel hayatını hem de Noel Baba kimliğini derinden etkiliyor. Aile bağlarının önemini vurgulayan, keyifli ve zaman zaman duygusal anlara sahip olan bu film, Noel ruhunu evlerinize getirecek. Tim Allen’ın akılda kalıcı performansı ve hikayenin akıcı yapısıyla "Noel Baba" serisinin bu yeni bölümü, hem çocukların hem de yetişkinlerin zevkle izleyebileceği bir yapım. Ailecek izlemek için ideal bir tercih olan bu film, yılbaşı geleneğinizin ayrılmaz bir parçası olabilir. Noel döneminin büyüsünü ve anlamını yeniden hatırlatıyor.

Tim Allen, Noel Baba karakteriyle üçüncü kez izleyici karşısına çıkıyor ve bu sefer daha heyecan verici bir macera bizleri bekliyor. "Noel Baba Efsanesi 3" filmi, kendine özgü sıcak ve eğlenceli anlarla dolu. Noel Baba, yani Scott Calvin, evdeki sorunlarla uğraşmanın yanında, kurnaz rakibi Jack Frost’un Kuzey Kutbu’nu ele geçirme girişimlerini engellemek için akıllıca adımlar atmak zorunda kalıyor. Jack Frost karakterini canlandıran Martin Short, filmin hem komedi hem de gerilim dolu anlarına yön veriyor.Scott, risk alarak, Sylvia ve Bud Newman çiftini Kuzey Kutbu’ndaki özel tatil kutlamalarına davet eder. Bu adımıyla, hamile kızı Carol’ın yanında bulunmalarını sağlamayı hedeflemektedir. Ancak bu, sadece maceranın başlangıcıdır.Filmde aile ilişkileri ve iç içe geçmiş bağlar, maceranın temel unsurlarını oluşturuyor. Scott’ın oğlu Charlie, eski eşi Laura, onun eşi Neil ve kızları Lucy, Noel Baba’nın çevresindeki zorlu görevleri üstleniyorlar. Bu süreçte, Elf’lerin yeni lideri Curtis’in de katıldığı grup, Jack Frost’un planlarını boşa çıkarmak için ilginç stratejiler geliştiriyor.Film, hem aile bağlarını hem de zorlayıcı mücadeleleri yansıtarak izleyicilere zevkli ve düşündürücü sahneler sunuyor. "Noel Baba Efsanesi 3", hem çocuklar hem de yetişkinler için harika bir kış klasiği olma potansiyeli taşıyor. Tim Allen’ın akıllardan silinmeyecek Noel Baba performansı ve Martin Short’un bu eğlenceli düşman rolü ile "Noel Baba Efsanesi 3", bu tatil sezonunun vazgeçilmezlerinden biri haline geleceğe benziyor.

El Dorado, unutulmuş altın şehrini bulmak için yola çıkan iki samimi arkadaşın serüvenlerini anlatan bir animasyon filmi. Bu canlı ve renkli yapım, izleyicileri tarih öncesi Güney Amerika'nın gizemli dünyasına doğru bir maceraya götürüyor. Kahramanlarımız Miguel ve Tulio'nun bu ilginç şehri keşfetme yolculuğunda yaşadıkları zorluklar ve eğlenceli anlar, her yaştan izleyiciyi güldürüyor. Film, dostluk, cesaret ve hırs gibi temaları keyifli bir dille işlerken, etkileyici animasyon tarzıyla da görsel bir şölen sunuyor. Ayrıca, karşılaştıkları ilginç karakterler ve başlarına gelen olaylar, El Dorado'yu sadece sıradan bir macera filminden daha fazlası haline getiriyor. Ailece izlenebilecek bu yapım, macera ve komedinin harmanlandığı sahneleriyle tüm izleyicilere eğlenceli dakikalar vaat ediyor. Her yaştan izleyicinin keyifle takip edebileceği bu film, kaliteli yapısı ve eğlenceli hikâyesi ile animasyon tutkunları için kaçırılmayacak bir deneyim sunuyor.

1941 yılı, İkinci Dünya Savaşı'nın en yoğun dönemlerinden biriydi. Hitler'in savaş gücü, dünya sahnesinde adeta durmaksızın ilerlerken, cesur bir grup insan tehlikeli bir yolculuğa çıkma kararı alıyor. İzlanda'dan, Sovyetler Birliği'nin kuzeybatısındaki Murmansk limanına doğru yük taşıyan gemilerden oluşan uluslararası bir konvoy, büyük umutlarla yola çıkıyor. Bu gemiler, savaşın karanlık yüzüne karşı yiyecek ve silah taşırken, yolculuk sırasında aldığı iptal emriyle bir kaos durumuna sürükleniyor.Bu durumda, Norveçli kaptan Skar, kendisine verilen emirlere aldırmadan ilerlemeye karar verir. Bu karar, film boyunca kaptanın ve cesur ekibinin unutulmaz ve gerilim dolu yolculuğunu şekillendirir. Denizler, Alman Donanması'nın ağır zırhlı gemileri ve denizaltılarıyla dolup taşmaktadır. Bu tehlikeli sulardaki yolculuk neredeyse bir intihar görevi haline gelme tehlikesi taşır. Ancak bu cesur bireyler, karşılarına çıkan tüm engellere rağmen hedeflerine ulaşma kararlılığını gösterirler.Bu sürükleyici hikaye, savaşın sert ve acımasız yüzüne karşı insan ruhunun dayanıklılığını sergiliyor. Kaptan Skar ve ekibinin cesareti, izleyiciye zor zamanlarda umudun nasıl bir ışık olabileceğini hatırlatıyor. Film, savaşın ortasında bir umut yolculuğu sunarak tarihi bir anın önemini vurguluyor.

Usta bir hikaye olarak kurgulanan "Bir Hata", küçük bir dikkatsizliğin nasıl büyük sorunlara neden olabileceğini gösteren son derece etkileyici bir film. Elizabeth Banks’in canlandırdığı yetenekli cerrah Elizabeth Taylor, sıradan bir cerrahi işlem esnasında genç asistanı Richard Whitehead’e (Chris Pine’in dikkat çekici performansı ile) önemli bir görev verir. Ancak bu süreçte meydana gelen ufak bir hata, beklenmedik sonuçlar doğurur ve bir hasta acı bir şekilde hayatını kaybeder.Filmde, Elizabeth’in genç asistanı koruma çabaları ile hastanın ailesinin derin acı içinde adalet arayışı, hastane yönetiminin itibarını korumak için verilen mücadele arasında yoğun bir gerilim yaşanıyor. Yapım, insanların hata yapma kapasitesini ve bu hataları nasıl kabullenip affettiğimizi sorgulamamıza neden oluyor. Karakterler arasındaki çatışmalar, duygusal yükler ve etik ikilemler ile "Bir Hata", izleyicilere sadece bir hikaye sunmakla kalmıyor, aynı zamanda düşündüren sorular da yöneltiyor. Bu yapım, yalnızca bir tıbbi drama değil, insan doğasının hem karanlık hem de aydınlık yanlarını gözler önüne seren, üzerine derinlemesine düşünmeye değer bir eser.

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından, "Amerikan rüyası"nı gerçeğe dönüştürme umuduyla ABD'ye göç eden Macaristan doğumlu mimar Laszlo'nun etkileyici yaşam hikayesini keşfedin. Bauhaus eğitimi almış bir Holokost kurtulanı olan Laszlo, Amerika'da yoksulluk içinde hayatta kalmaya çabalarken kısa zamanda kaderini değiştirecek önemli bir sözleşmeye imza atar. Bu kontrat, önündeki 30 yılı belirleyecek bir dönüm noktası olacaktır...

İstanbul'un geleneksel çarşılarından Mahmutpaşa'da geçen bu film, bir han esnafının günlük yaşamını ve mücadelelerini samimi bir dille ele alıyor. Hikayemiz, Tolgahan Sayışman'ın canlandırdığı Ali karakteri etrafında şekilleniyor. Ali, han esnaflarından birinin yakışıklı ve çapkın oğlu olarak dikkat çekiyor. Filmde ayrıca, Bergüzar Korel'in oynadığı Gözde karakteri önemli bir rol üstleniyor. Gözde, hanı satın alan zengin bir müteahhidin kızı olarak karşımıza çıkıyor ve doğaya olan düşkünlüğüyle tanınıyor.Hikaye kıvılcımını, Gözde'nin babasının hanı yıkıp yerine modern bir alışveriş merkezi yapma planlarından alıyor. Bu durum, han esnafını zor bir kararla yüz yüze bırakır. Esnaf, hanı kurtarabilmek için bir araya gelir ve Ali'den yardım istemeye karar verir. Plan, Gözde'yi etkileyerek hanın yıkım planlarını durdurmak üzerine kuruludur.Film, bir yardım gecesinde başlayan Ali ve Gözde'nin romantik ilişkisini merkezine alıyor. Her iki karakterin de karşılıklı etkileşimiyle, esnafın da desteğiyle gelişen olaylar zinciri, izleyiciye hem komik hem de duygusal anlar yaşatıyor. Ortaya çıkan bu romantik ve komik hikaye, İstanbul'un eski çarşı hayatını modern zamanlarla harmanlayarak seyirciye sunuyor. Bu süreç, yerel kültürün korunması ve aşkın gücü teması üzerine yoğunlaşırken, izleyiciyi hem güldürüyor hem de düşündürüyor.

Paris’teki en yakın arkadaşının beklenmedik ölümü sonrası, İstanbul'da karmaşık bir Osmanlı tablosunun etkisi altında kalan genç bir güzel sanatlar restorasyon uzmanı, yirmili yaşlarının ortalarında kendine bir yol bulmaya çalışır. Genç ressam restorasyon uzmanı Defne (Ahsen Eroğlu), birlikte yaşadığı yakın arkadaşının trajik kaybından sonra Paris’ten İstanbul’a geri dönmek zorunda kalır. Eski arkadaşı Eda (Hazal Subaşı) ve genellikle sorun yaşadığı annesi Aysel’in (Zeynep Dinsel) desteği ile İstanbul’daki hayatını yeniden kurmaya çalışsa da, karşılaştığı gizemli Osmanlı tablosu bu yeni düzenini altüst edecektir. Değişim, kayıplar ve yetişkinliğin belirsizliğiyle dolu olan 'Başlangıçlar', yirmili yaşlar bunalımındaki Defne’nin hikayesidir.

5 Eylül 1972 sabahında, Münih Yaz Olimpiyatları’nın onuncu günü henüz başlamışken, Olimpiyat Köyü’nde silah sesleri yankılandı. Almanya’nın kozmopolit ve özgür yüzünü sergilemeye çalıştığı bu dönemde, İsrailli sporculardan oluşan on bir kişilik ekip, Filistinli teröristler tarafından rehin alındı. Olay dünya medyasında büyük yankı uyandırırken, ABD’li yayıncı ABC’nin gece vardiyasında çalışan ekibi, saldırının gerçekleştiği noktaya yakın konumdaydı ve silah seslerini doğrudan duydu. 21 saat süren kesintisiz canlı yayın sürecine hazırlanan spor muhabirleri, genç ve hırslı yapımcı Geoff’in, güçlü patronu Roone Arledge’e kendini ispatlama çabalarına tanık olurken, Alman tercüman Marianne ile birlikte yayın sürecinin kontrolünü ellerine almak zorunda kaldılar. Olayı haberleştirme biçimleri, faillerin dikkat çekme amacına hizmet edip etmeyeceği konusunda ciddi bir soru işareti oluşturuyordu.

Hikâye, eski bir KGB ajanı olan Viktor Petrovich’in gözünden anlatılıyor. Ronald Reagan henüz Hollywood’da aktörlük kariyerine devam ederken, Sovyetler’in dikkatini çekmeyi başarır ve bu noktadan sonra Petrovich’in yaşamı Reagan’la geri dönüşü olmayan bir şekilde kesişir. Tüm engellere ve zorluklara rağmen, Reagan sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nin 40. başkanlık koltuğuna oturmayı başarır.

Zihinsel sorunlarla mücadele eden genç Simon, bir kadının kaçırılmasına tanık olduğunu düşünür; ancak polisin bu durumu ciddiye almaması üzerine çareyi komşusu Ed’de bulur. Emekli bir güvenlik görevlisi olan ve geçmişinde karanlık olaylar barındıran Ed, Simon’un yardım çağrısına kayıtsız kalamaz. Bu beklenmedik ortaklık, ikisini de sırlarla dolu bir soruşturmanın ortasına sürükleyecektir.

Bir zamanların ayrılmaz ikilisi Cevahir ve Ulvi, artık farklı yollara sapmışlardır. Ancak Ulvi'nin kasaplığa soyunup köyün ileri gelenleriyle başını belaya sokması, eski dostların tekrar yollarını kesiştirir. Bu karmaşık cinayet olayında, Cevahir bir kez daha işin içine dahil olur. Aralarındaki eski bağ, yepyeni bir serüvenin fitilini ateşler.

Yirmi yıl boyunca cezaevinde kalan bir baba, serbest kaldıktan sonra kendini küçük bir kasabada bulur. Irkçılığa karşı tek başına mücadele verirken, yıllardır görüşmediği oğluyla arasını düzeltme umudunu da içinde taşımaktadır. Geçmişin yaraları, bugünün çatışmalarıyla iç içe geçer.

Manhattan’daki The Grill restoranında öğle saatleri yoğunluğa sahne olurken, kasadaki bir miktar paranın kaybolduğu fark edilir. Tembellikleriyle bilinen aşçıların hepsi şüpheli listesine girerken, gözler özellikle Pedro'nun üzerinde yoğunlaşır. Hayalci ve yaramaz ruhuyla tanınan Pedro, Amerikalı garson Julia’ya derin bir aşkla bağlıdır. Restoran sahibi Rashid, Pedro’ya hem belgeleri konusunda yardım edeceğini hem de meseleyi yasal yollarla çözeceğini vaat eder. Ancak Julia’nın geçmişine dair açığa çıkan sırlar, tüm dengeleri alt üst eder ve Pedro’yu, hareketli mutfağının ocağını sonsuza dek kapatma noktasına getirir.

1985’in Amerika’sında, alternatif bir gerçeklikte konusu geçen bu yapım, bir zamanlar dünyayı defalarca kurtarmış süper kahramanların emeklilik dönemine odaklanıyor. Uzun süredir inzivada yaşayan bu kahramanlar, içlerinden birinin esrarengiz bir şekilde öldürülmesiyle sarsılır. Bu beklenmedik olay, onları yıllar sonra yeniden bir araya gelmeye mecbur bırakır. Eski defterler açılırken, bu kez dünyayı değil; gizemi çözmek için harekete geçmeleri gerekir. Zamanla yarışan ekip, geçmişin hayaletleriyle yüzleşirken; eski dostlar ve yeni düşmanlarla karşı karşıya gelir. Her biri kendi içsel çatışmalarını, geçmişin acılarını ve pişmanlıklarını yeniden yaşarken, adalet arayışı onları daha da derinleştirir. Film, sadece bir suç soruşturması değil; aynı zamanda güç, insan doğası, toplum ve adalet gibi evrensel temalar üzerine de derinlikli mesajlar sunar. Sarsıcı atmosferi ve sorgulayıcı bakış açısıyla, geleneksel süper kahraman anlatılarını ters yüz eden çarpıcı bir deneyim sunar.

Abhimanyu Sood, kariyerinde ün kazanmış başarılı bir cerrahtır. Elinde taşıdığı tam 5 crore rupiyle, onu hapse girmekten kurtaracak gizli bir anlaşmayı sonuçlandırmak üzeredir. Ancak işler bir anda altüst olur; gelen bir telefonla. Arayan kişi, 16 yaşındaki kızı Vedica’nın kaçırıldığını bildirir. Talep edilen fidye miktarı mı? Tam da cebinde taşıdığı devasa meblağ. Her şey bu kadar tesadüfi olabilir mi? Abhimanyu, gerçek bir kaçırılma vakasıyla mı karşı karşıya, yoksa daha büyük bir planın içinde mi yer aldığını çözmek zorundadır. Gerilim dolu bu hikâye, zamanla yarışan bir babanın çaresizliğini ve zekice kurgulanmış bir tuzağı açığa çıkarmaya çalışmasını gözler önüne seriyor.

Özel Kuvvetler geçmişine sahip Sara, bir sabah oğlunun aniden kaybolduğunu fark eder ve umutsuzca Frankfurt’taki ABD Konsolosluğu’nun yolunu tutar. Ancak içeri adım atar atmaz işler ters gitmeye başlar. Kimse çocuğunu hatırlamamaktadır. Yetkililerden doyurucu bir açıklama alamayan Sara, dışarı çıkmak zorunda kalır. Fakat içten içe bilir ki bu binayı bir kez terk ederse, bir daha oraya girmesi neredeyse imkânsız olacaktır; çünkü Alman yetkililerin diplomatik alana erişimi yoktur. Oğlunu kurtarabilmek için cesaretini toplayan Sara, konsolosluk binasının karanlık koridorlarında ilerlerken, yalanlar, komplolar ve gizli oyunlarla örülü bir gerçeğin içine çekilir. Artık sevdiklerini kurtarmak adına, hem kendi sınırlarını zorlaması hem de görünmeyeni görmesi gerekecektir.