Ekim 25, 2023
127 Okunma
Filmlerinde zaman temasını sıklıkla kullanan Nolan, bu fikre neden bağlı olduğunu detaylandırdı.
Christopher Nolan, “Memento”dan “Interstellar”a kadar tüm filmlerinde karşımıza çıkan bir motif ve tema olan zaman takıntısını detaylandırdı.
Son filmi “Oppenheimer” ile 2023 yazına damga vuran Nolan, City University of New York’ta kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdi. Yönetmen, kendisine “zamanla neden bu kadar ilgilendiği” sorulduğunda önce “Ben her zaman onun içinde yaşadım” cevabını verdi ve zamanın “insan deneyimimizin en temel parçası” olduğunu vurguladı. Nolan ayrıca sinemanın zamanı tasvir etme konusunda benzersiz ve “sofistike” bir yeteneğe sahip olduğuna inandığını açıkladı:
“Aslında zamana neden bu kadar ilgi duyduğum bana çok sorulan bir soru. Benim kolay cevabım şu: Ben her zaman onun içinde yaşadım. Kulağa kolay geliyor ama gerçek bu. Zaman, insan deneyimimizin en temel parçası, dünyayı nasıl algıladığımız zamanla tanımlanıyor.
Sinema bununla başa çıkmak için benzersiz bir şekilde uygun. Birkaç yıl önce Wired dergisi için bir şeyler yazmıştım. Zamandan ve zamanın sinemayla olan ilişkisinden bahsediyorduk ve ben de bir film çalışırken projeksiyon kabininde bulunmaktan ve bazen gördüğüm gibi, filmin makaradan çıkıp yere doğru gitmeye başlamasından bahsediyordum. Zamanın ve zamanın akışının bu kadar dramatik bir temsilini hiç görmediniz. Bu çok korkutucu. Özellikle çalışan bir IMAX baskısı varken. 3 saatlik IMAX baskımız 11 mil uzunluğundadır. Bu büyük diskte çok fazla zaman var. Ve aslında zamanın mekanizmasının, geleneksel film gramerinin zamanla ilgilenme şeklinin ve zamanın tasvirinin inanılmaz derecede sofistike olduğunu düşünüyorum. Ve benim yaptığım filmler aslında çok daha kaba.
Aslında onlar mekanizmayı gösteriyorlar, mekanizmaya dikkat çekiyorlar. Zaman ve filmler arasındaki ilişkide de kameranın bir zaman makinesi olduğunu düşünüyorum. Zamanı yakalar. Film kamerası gelmeden önce hiç kimse ters akan bir şey görmemişti. Hiç kimse hiçbir şeyin ağır çekimde, hızlı çekimde olduğunu görmedi.”
Nolan zaman temasına bağlılığını ilk kez, kısa dönemli hafıza kaybıyla mücadele eden bir adamı merkezine alan ve seyirciyi karakterle aynı pozisyona koymak için geriye doğru anlatılan bir hikaye olan “Memento” filminde gösterdi. Gelecekteki Nolan filmlerinde, örneğin “Dunkirk”te ise zaman benzer şekilde itici bir yapısal araç olarak kullanıldı.
Yönetmenin filmlerinde zaman yalnızca bir araç olmanın dışında olay örgüsüne de sıklıkla giriyor. “Tenet”te karakterler zamanın neden zıt yönlerde aktığını keşfetmeye çalıştı ve “Interstellar”da uzayda yolculuk yapan bir baba, dünyadaki yaşamına devam eden küçük kızının ondan daha hızlı yaşlanması nedeniyle acı çekti. Nolan “dünyanın zamanla tanımlandığını” söylüyor ve onun karakterlerinin evrenleri de aynı şekilde zamanla tanımlanıyor. Nolan’ın eserlerinde zaman adeta karakterlerin duygusal olarak mücadele ettiği ölümcül bir engel olarak karşımıza çıkıyor.