Başgardiyan Hamza ve ekibi, her sabah cezaevinde mahkûm sayımı yapar. Bir gün, alışıldık bir kontrol esnasında girdiği her hücrede bir ya da iki ceset bulurlar. Sekiz farklı hücrede ölü bulunan on mahkûmun vücutlarında darbe, yaralanma ya da boğulma belirtileri görülmemiştir. Hücrelerdeki diğer mahkûmlar da olay hakkında herhangi bir bilgi vermezler. İstihbarat biriminden Selin Korkmaz ve cinayet masası başkomiseri Erol Haktan, olayı araştırmaları için görevlendirilir. İkili, soruşturma çalışmalarına cezaevini karantinaya alarak ve içerideki herkesle görüşerek başlar. Erol ve Selin, cinayetlerin ardındaki gizemleri çözmek amacıyla her detayı titizlikle incelerken, her "kilit" açışlarında şaşırtıcı gerçeklerle karşılaşırlar.

Hayatlarının çeşitli dönemlerinde, erkeklerle ilişkilerinde büyük yaralar almış sekiz kadın. . . Kendi sıkıntılarında kaybolmuş olan bu kadınlar, değişim için son bir umut ararken, sadece kadınlara özel bir dönüşüm kampında yollarını birleştirirler. Her biri içsel bir yolculuğa çıkarak, geçmişin etkileriyle yüzleşmeyi ve yeni bir başlangıcın mümkün olup olmadığını anlamaya çalışır. Ancak kamptaki bu araştırma, içlerinden birinin eşinin sevgilisi ve onun çocuğuyla ilgili beklenmedik bir sorumluluğun ortaya çıkmasıyla zor bir duruma dönüşür. Bu olay, hem bireysel hem de toplu olarak karşılaştıkları önemli bir dönüm noktası haline gelir. Bildikleri her şey sorgulanırken, kadın dayanışmasının sınırları da yeniden belirlenir.