Yıllar boyunca taşıdığı bir suçun gölgesinde yaşayan Baran, geçmişin yıkıntıları arasından kendi yolunu bulmaya çalışır.Ağabeyinin işlediği bir suçun bedelini üstlenerek gençliğini demir parmaklıklar ardında geçiren Baran, özgürlüğüne kavuştuğunda ne ailesiyle ne de kendisiyle barış hâlindedir. Yalnızlıkla ördüğü sessiz dünyasında, tek hayali küçük bir tamirhane açıp hayatına sade bir yön vermektir.Ancak ailesinin geçirdiği beklenmedik bir kaza ve konuşmayan küçük yeğeni Lidya’nın sessizliği, Baran’ın kabuk tutmuş yaralarını sarsmaya başlar. Lidya’yla kurduğu derin ve kırılgan bağ, sadece onun değil, Baran’ın da içindeki çocuğun yeniden konuşmasına neden olur.Kırgınlıklarla dolu bir geçmişin içinden, sevgiyle örülen bir gelecek doğar. Ve Baran, en zor tamir işinin insanın kendi kalbi olduğunu fark eder.

Perihan başarılı bir arkeologdur. Mısır'da görevli olduğu bir kazıya kardeşi Fedai'yi de kendisine yardımcı olması için götürür. Fedai, ablasından habersiz yakın arkadaşı Ali Kemal'i de yanına alınca Mısır'ın kıymetli hazinelerinin akıbeti de bir anlamda bu ikilinin insafına kalmıştır. Perihan gibi arkeolog olan Şevket aynı kazı alanında görevlidir. Ve tanışmalarıyla aşkları da başlar. Kazının baş lideri Cemil hocadır. Cemil hoca bu hazinelerin bulunmasını yıllardır beklemektedir. Kazıda bulunan eserlerin içinden birisi diğerlerinden daha değerlidir. Bulunan eserler Cemil hoca kontrolünde Mısır müze yetkililerine verilir. Mısırdan günümüze Perihan ve Şevket'in evliliği taşınır. Çiftin iki çocuğu olur. Zaman içinde evliliklerinde sorun yaşamaya başlayan Perihan ve Şevket bir süre evlerini ayırır. Tüm bunlar devam ederken; Mısır müze müdürü El Sayed'den, Perihan'a bir telefon gelir. Yıllar önce Mısır kazısında bulunan eserlerden en kıymetlisinin sahte olduğu ortaya çıkınca ailenin hayatı tamamen değişir...